3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, Türkiye'deki düşük organ bağış oranlarına ve bekleme listelerindeki hayati tehlikeye dikkat çekti. Prof. Dr. Karakayalı, başta kalp ve karaciğer gibi organlarda organ naklinin tek tedavi seçeneği olduğunu vurguladı.
Hayat Kurtaran Bağışlar Beklentiyi Karşılamıyor
Prof. Dr. Karakayalı, geçen yıl ülkemizde gerçekleşen 2 bin 79 beyin ölümünün sadece yüzde 17'sinin organ bağışıyla sonuçlandığını belirtti. Bekleme listesindeki hasta sayısının her yıl arttığını ve hastaların bir kısmının bu süreçte hayatını kaybettiğini hatırlatan Karakayalı:
"Unutulmamalı ki kalp gibi bazı organ nakli bekleyen hastaların canlı verici gibi bir alternatifleri de yoktur. Bugün Türkiye’de binlerce hasta için organ bağışı tek yaşam umududur. Her bir bağış, birçok kişiye yaşam şansı kazandırır."
Türkiye Nakil Başarısında Dünya Liginde
Bağış oranlarının düşüklüğüne rağmen, Türkiye'nin nakil ameliyatlarındaki başarı düzeyi oldukça yüksek. Prof. Dr. Karakayalı, ülkemizde erişkin ve çocuk hasta gruplarında yapılan nakillerde sağ kalım oranlarının yüzde 90'ın üzerinde seyrettiğini aktardı. Bu başarı sayesinde Türkiye, zorlu vakaların da dahil olduğu birçok yabancı hastanın nakil için tercih ettiği bir merkez haline geldi ve nakil başarısında dünya liginde yerini aldı.
Hedef: Kadavradan Bağışı Artırmak
Karakayalı, ülkelerin organ bağışı duyarlılığını gösteren pmp (milyon nüfus başına düşen bağış) değerinde Türkiye'nin geride kaldığını belirtti. İspanya, Fransa ve İtalya'da bu değer sırasıyla 47, 26 ve 25 iken, Türkiye'de sadece 3.6seviyesinde bulunuyor.
Batı ülkelerinde nakillerin yaklaşık yüzde 80'i kadavradan yapılırken, Türkiye'de bu oran yüzde 15–20 civarında kalıyor ve nakillerin büyük bölümü hâlâ canlı vericilerden yapılıyor. Prof. Dr. Karakayalı, bu tablonun kadavra bağışının artırılmasının yaşamsal önemini gösterdiğini söyledi.
"Kadavra bağış oranları, bir ülkenin toplum sağlığı konusunda duyarlılığının en temel göstergelerinden biridir. Kalp gibi organ bekleyen hastalarda canlı verici şansı olmadığı göz önüne alındığında, bu duyarlılığın yaygınlaştırılması yaşamsal önem taşımaktadır."
En Büyük Engel: Yanlış İnanışlar ve Güvensizlik
Toplumdaki eksik bilgiler ve güvensizliğin bağışların artmasını önleyen en önemli sebepler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karakayalı, özellikle beyin ölümü konusundaki yanlış kanıya dikkat çekti:
Beyin Ölümü Geri Dönüşsüzdür: "Beyin ölümü tıbben geri dönüşsüzdür, yani kişi yaşamını yitirmiştir. Organları sadece kısa bir süre için canlı tutulabilmektedir. Ölüm gerçekleştiği için nakil sırasında acı veya başka bir his algılanması söz konusu olamaz."
Süreç Güvenli: Prof. Dr. Karakayalı, ülkemizin organ bağışından nakline kadar olan tüm süreçte dünyaca kabul edilmiş en güvenli ülkelerden biri olduğunu belirterek, tüm nakillerin Sağlık Bakanlığı gözetiminde ve ulusal koordinasyon sistemiyle yapıldığı için organların kötüye kullanılmasının mümkün olmadığını aktardı.
Organ Bağışı Yöntemi: Organ bağışında bulunmak isteyen vatandaşlar, hastanelerin organ nakli koordinatörlüklerine, il sağlık müdürlüklerine başvurabilecekleri gibi, yürürlüğe giren yeni bir uygulamayla e-Devlet üzerinden de bağış yapabilirler.
UHA Haber Merkezi - HAYRİYE OKAR
SON YAZILAR