Hakkında

  • ERKAN KARATAŞ 7 Yazı

    Tüm Yazıları
Bu Ne Perhiz, Bu Ne Lahana Turşusu?


Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin her ilçeye bir kreş kazandırma projesi, takdir edilesi ve gerçekten elzem bir hizmet olarak dikkat çekiyor. Bu tür projeler, sadece toplumsal fayda sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yerel yönetimlerin çocuklar ve aileler için sorumluluk bilinciyle çalıştığını da gösteriyor. Ancak ne yazık ki, bu tarz önemli projeler siyasetin kısır döngüsünde trajikomik bir duruma düşüyor.

Sorun şu ki, bir belediye – hele ki iktidar partisinden değilse – böylesine güzel bir projeyi hayata geçirdiğinde, siyaset adabına yakışmayacak ithamlar ve tartışmalar kaçınılmaz oluyor. Söz konusu belediyenin hizmetini eleştirmek, karalamak veya itibarsızlaştırmak için sarf edilen çabalar, maalesef hizmetin özüne gölge düşürüyor.

Daha da ilginci, “hiçbir şey yapmadan her şeyi biz biliriz, bizden başkası yaparsa kötü yapar” mantığının devreye girmesi. Bu yaklaşım, kendini ezik hisseden ve verimsiz bir fikir yapısının ürünüdür. Hizmeti üretene destek olmak yerine, sadece eleştirmekle yetinen bir anlayış, aslında kendi beceriksizliğini perdeleme çabasından başka bir şey değildir.

Burada sormak lazım: Nedir bu perhiz, ne iştir bu lahana turşusu? Kendi yapmadığınız veya “bizim partiden değil” dediğiniz hizmetlere böylesine bir tutum sergilemek, aslında en çok vatandaş nezdinde ters tepiyor. Halk, emeksiz ekmek olmayacağını ve hangi projelerin gerçek anlamda topluma dokunduğunu gayet iyi biliyor.

Oysa ki, siyaset ve hizmet anlayışının temelinde halkın refahı olmalı. Vatandaşı merkeze alıp, yapılan projeleri alkışlamak yerine siyasi hesaplar peşinde koşmak, siyasetin özüne zarar veriyor. Birileri emek harcamışsa, bunu takdir etmek siyasetin de insanlığın da bir gereği değil midir?

Gelin, emeğe saygı duymayı ve hizmetin partisi olmadığını hatırlayalım. Çünkü vatandaş, kimin ne yaptığını, kimin ne yapmadığını ve kimlerin sadece laf ürettiğini çok iyi görüyor

Devamı
3 Aralık Dünya Engelliler Günü Birlikte Daha Güçlüyüz


Her yıl 3 Aralık, engelleri aşmak, farkındalık yaratmak ve engelli bireylerin sesini daha gür duyurmak için kutlanıyor. Ancak unutmayalım, bu sadece bir gün değil, bir yaşam biçimidir; çünkü sevgi, anlayış ve dayanışma her günümüzü güzelleştiren değerlerdir.

Engelli olmak, bir eksiklik değil; bir farkındalıktır. Belki yollar zor, belki engeller büyük, ama unutulmamalı ki her zorluk bir fırsat, her engel bir başlangıçtır. Asıl engel, fiziksel ya da zihinsel sınırlarda değil, önyargılarda, duyarsızlıkta ve sevgisizliktedir.

Biraz düşünelim: Görmediğimiz bir gökyüzü, duyamadığımız bir melodi, yürüyemediğimiz bir yol… Ama ya o gökyüzünü hayal gücüyle renklendirenler, o melodiyi yürekleriyle hissedenler ve o yolları azimle aşanlar? Hayat bize, onların yaşama kattığı gücü ve ilhamı anlamayı öğretir.

Bugün, onların yalnız olmadığını, onların birer kahraman olduğunu hissettirme günü. Sevginin ve destek olmanın gücüyle, herkesin daha eşit bir dünyada yaşaması için mücadele etme zamanı.

Onları “özel” yapan şey, sahip oldukları sınırlar değil, hayata kattıkları eşsiz değerlerdir. Birlikte daha güçlü, daha güzel bir dünya kurabileceğimize inanıyorum. Çünkü sevgide engel yoktur; hayal etmede, başarmada ve umut etmekte de…

Hepimizin farkında olduğu, sevgiyle sarıldığı bir dünya dileğiyle…

Devamı
Cennet Kokulu Ülkem ve Sessiz Çığlıklarımız


Ah, her karışından cennet kokusu yayılan güzel ülkem… Neden her köşesinde bir burukluk var? Ekonomi derin bir uçurumda, sosyal hayatın adı var ama kendi yok. Yeni doğan bebeklerin bile masumiyeti, para için yok ediliyor. Kadınlar, çocuklar öldürülüyor; geçim derdi, insanları çaresizlikle baş başa bırakıyor. Oysa herkesin tek istediği insana yakışır bir yaşam. Fazlasını istemiyoruz, sadece onurumuzla yaşayabileceğimiz bir hayat…

Ama suçlu olan hep sen güzel ülkem! Konuşmayacaksın, itiraz etmeyeceksin, eleştirmeyeceksin. Sadece içine atacak, sessizce eriyeceksin. Çünkü “dertlerine derman olacak projeler” varmış! Refahı getirecek, açlığı bitirecek, herkesin derdini çözecek fikirler hazırmış! Ama önce koltuğu sağlama almadan sana nasıl çare olayım güzel ülkem 22 yıl yetmedi Günah bende değil hızlı geçen zamanda az daha sabır …..Oysa ne çare, ne umut, ne huzur var görünürde.

İşte tam da bu yüzden, her geçen gün biraz daha hüzün çöker üzerimize. İnsanlarımız hayatta kalmaya çalışırken, ruhlarımız yavaş yavaş ölüyor. Ama ne olursa olsun, sen hâlâ bizim “cennet kokulu güzel ülkem”sin. Belki bugünler geçer, belki umut bir yerlerde yeşerir. Belki de sessiz çığlıklarımız bir gün duyulur…

Şimdi bize düşen, bu güzellikleri savunmak ve bu toprakların hakkı olan barışı, adaleti ve huzuru bulmak için mücadele etmek. Çünkü sen bizim umudumuzsun, güzel ülkem.

UHA Temsilcisi Erkan Karataş

Devamı
Gerçekler Er ya da Geç Ortaya Çıkar: Lütfü Savaş ve CHP Üzerine

Lütfü Savaş’ın son zamanlarda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hakkında yaptığı eleştiriler ve CHP’yi “kuruluş ayarlarına döndürme” iddiası oldukça düşündürücüdür. Ancak, bu söylemler ve tavır, uzun süredir gözlemlediğimiz bir durumun yalnızca açığa çıkmış halidir. Zira Savaş’ın CHP’nin gerçek ilkelerine bağlı bir siyasetçi olmadığı ve sadece kendisi ile kendisine bağlı çevresi için hareket ettiği, halkın gözünden kaçmamaktadır.

Savaş, bugüne kadar parti ve onun değerleriyle gerçek bir bağ kuramamış; aksine, CHP’de liyakatli kadroların olmadığını iddia ederken, çevresini ülkücü kökenli aile üyeleri ve kendisine biat eden kişilerle doldurmuştur. Üstelik CHP’yi “Cenabı Hak Partisi” olarak adlandırmış ve 10 yıl boyunca il ve ilçe binalarına iki kez bile uğramamıştır. Görev süresinde iki cumhurbaşkanlığı seçimi geçirmesine rağmen, sahaya seçimlere günler kala ve isteksizce inmiş, bu tutumunu her hareketiyle sergilemiştir. Son seçimlerde kaybettiğinde, pozisyonunun sarsıldığını fark ederek önce başka partilerle yakınlaşma arayışına girmiş, ancak yer bulamayınca CHP içinde bir “yeni oyun” kurmaya yönelmiştir. Ancak unuttuğu bir gerçek vardır: Gerçekler er ya da geç ortaya çıkar. Savaş’ın siyaseti kişisel çıkarları doğrultusunda şekillendirmesi, hemşehrilerinin, parti üyelerinin ve seçmenlerin güvenini açıkça suistimal etmesine yol açmıştır. Özellikle yerel yönetimde yalnızca kendisini destekleyen küçük bir zümreye hizmet etmesi, CHP’nin halkçı ve kapsayıcı kurucu felsefesine aykırıdır.

Parti değerlerine sadık milyonlarca üyesi varken, böylesine çıkarcı bir siyasetin CHP içinde bu kadar uzun süre varlık gösterebilmesi, sorgulanması gereken bir durumdur.

Halk olan biteni izlemekte ve kimin ne olduğunu gayet iyi bilmektedir. Siyaset, yalnızca güç sahiplerine yaranmak değil; topluma, halka hizmet etmek ve dürüst çalışmaktır. Lütfü Savaş’ın, CHP’yi “kuruluş ayarlarına döndürme” gibi bir görev üstlenme cüretini göstermesi ise yalnızca abartılı bir özgüvenden ibarettir. Partiye sadık bir üyeye yakışan; partinin ilkelerine ve halka gerçek anlamda hizmet etmek, bireysel çıkarlar doğrultusunda hareket etmek değil, özveriyle çalışmaktır.

Son olarak sayın Lütfü Savaş’a hatırlatmak gerekir ki, CHP’nin ilkeleri bir kişiye bağlı değildir. Partinin kuruluş ayarlarına dönmesi gerektiği iddiası yanlıştır; CHP, kurucusunun ilkelerinden asla sapmamış; bu ilkeleri görebilmek ancak sadık, dürüst ve halkçı siyasetçilerin başarabileceği bir durumdur.

Devamı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KİMİN NE DERDİ VAR

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk dört maddesi, ülkenin temel yapı taşlarını oluşturan, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümlerdir:

1. Madde: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2. Madde: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde; insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3. Madde: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
4. Madde: Anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Bu maddeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık nedenini, köklerini ve geleceğini temsil eder. Bu temel ilkelere karşı çıkanların nedenini sorgulamak gerek. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve bağımsızlık mücadelesi, bu dört maddeyle özetlenmiştir. Bu maddelere karşı çıkmak, sadece bir yönetim biçimine değil, aynı zamanda Türk milletinin özgürlüğüne, bağımsızlığına ve tarihine karşı durmak anlamına gelir.

Bu ülkenin bağımsızlığı, bir avuç idealist insanın hayatlarını feda ederek kazandığı bir mücadeledir. Anayasamızın bu ilk dört maddesi, şehitlerimizin kanıyla yazılmıştır. Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı çıkanlar, bu ülkenin temellerini sarsmayı amaçlayanlardır. Cumhuriyetin değiştirilemez niteliklerini sorgulayanlar, sadece anayasal bir hükme değil, aynı zamanda milletin birliğine ve beraberliğine kast etmektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti ile derdi olanların unutmaması gereken bir şey var: Bu ülke, bu bayrak, bu topraklar sonsuza dek Türk milletinin onurlu bir bağımsızlık simgesi olarak kalacaktır. Bu değerlere dokunmak isteyen herkes karşısında milletin kararlı iradesini bulacaktır!

Devamı
HBB’DEN HALK SAĞLIĞINI TEHDİDE PARA CEZASI

Hatay Büyükşehir Belediyesi, halk sağlığını korumak için hem rutin denetimlerine hem de vatandaşlardan gelen şikâyetleri değerlendirmeye devam ediyor.

HBB Zabıta Daire Başkanlığı ekipleri, bir vatandaşın beyaz masaya yaptığı şikayeti değerlendirerek Antakya Tayfur Sökmen Caddesi’nde açıkta et satışı yapan ve hijyen kurallarına uymayan bir kasaba cezai işlem uyguladı.

HBB ekipleri şikayet üzerine gittiği işletme etlerin açık alanda olduğunu ve hijyen kurallarının hiçe sayıldığını gördü.

HBB ekipleri, halk sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde et satışı yapan işletmeye, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri ile birlikte cezai işlem uyguladı. İşletmeye, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri 18 bin, HBB ekipleri ise 2 bin Türk lirası para cezası verdi.

 

 

 

Devamı
HATAY CHP İL ESKİ BAŞKANLARINDAN SERVET MULLAOĞLU 6 AY ÖNCE SÖYLEMİŞTİ

Hatay Siyasetinde sözünün etkinliğiyle bilinen Hatay CHP il eski başkanlarından Servet Mullaoğlu'nun yaklaşık olarak altı ay önce iddialı bir şekilde dillendirdiği Türkiye'nin Suriye ile görüşeceği konusundaki öngörüleri gerçekleşti.

Servet Mullaoğlu Katıldığı bir internet yayınında Gazeteci Mithat Öztürk’ün dış politika ve Suriye ile ilişkiler üzerine soruları üzerine ortaya koyduğu iddialar bu gün gerçek oldu.

Türkiye'nin Suriye ile görüşeceği konusundaki öngörüleri gerçekleşen Mullaoğlu yaptığı açıklamada; “Türkiye'yi yönetmek vizyon ister, öngörü ister. Türkiye ve Suriye halklarının kardeşliği kadimdir. Bu kardeşliğin sürdürülmesi için atılacak her adım çok değerlidir. 2022 Mart ayında internet üzerinden katıldığım bir programda  Türkiye'nin Suriye ile görüşeceğini çok büyük bir iddiayla söylemiştim. Bu öngörümün gerçekleşiyor olmasından çok memnunum. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında barış ve kardeşliğin bereketini yeniden bu topraklara getireceğiz.” dedi.

Devamı