BU ÜLKEDE ARTIK İLKE VE DEĞERLER YOK HÜKMÜNDE?

Türkiye Gazetesinin internet sitesinde aşağıdaki gibi haber vardı:

[Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, sahte avukatlık yaptığı belirlenen Betül S. (37) hakkında soruşturma başlattı. Soruşturmada Betül S. isimli kadının avukat cübbesiyle adliyenin önünde, baro lokalinde ve mahkemeler önünde sosyal medyasında paylaşım yaptığı tespit edildi.

Asayiş şube müdürlüğün bağlı dolandırıcılık büro amirliği ekipleri söz konusu kadını, adliyenin avukat lokalinde yakaladı. Ekipler aynı zamanda kadının evinde yaptığı aramada sahte avukat kimliği, avukat cübbesi, ruhsatsız tabanca ve dolandırıcılık eylemlerinde kullanılan birçok adli evrak ele geçirildi.

Betül S., bir kamu kurumuna ait tanıtım kimlik kartı bastırıp kendisini kamu avukatı ve icra avukatı olarak tanıtmaya başladı. Betül S., ağına düşürdüğü mağdurları icradan ucuz araba almak ve kamuya ait arazileri 49 yıllığına kiralamak vaadi ile dolandırdığı öğrenildi.

Sahte avukat kadının icradan ucuz araba almak ve kamu arazilerini 49 yıllığına kiralamak vaadiyle 4 kişiden 3 milyon TL dolandırdığı öne sürüldü. Betül S. emniyetteki ifadesinde, ”Daha önce ki sevgilim avukattı. Bende yanında kâtiplik yaptım. Avukatlığı özendim. O ortama girmek beni mutlu etti” dedi. Öte yandan, Betül S. çıkarıldığı mahkemece "nitelikli dolandırıcılık- kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi, özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması ve resmi belgede sahtecilik" suçlarından tutuklanmıştı.]

(https://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/sahte-avukattan-3-milyon-liralik-vurgun-eski-sevgilisine-1030327, 25.03.2024)

Daha önce de bildiğiniz gibi basın yoluyla kamuoyuna bu minvalde sahtecilik/sahtekârlık haberleri yansımıştı. İşte tıp diploması olmadan, sanırım yine bir kadın 5 veya daha fazla sürede doktorluk yapmıştı.

Neden bu haberi önemsedim? Gerçekten de neler oluyor? Türkiye nereye gidiyor?
Liyakat yok…
Ehliyet yok…
Denetim ve hukukun kestiği parmak yok… E bu kadar yokluğun ve yoksunluğun içinde bu insanlarda KORKU da yok!

Bilmiyorum, ama bu gelişmeler sizce de önemli değil mi? Bu insanlar, insanların hem maddi hem manevi, hatta canlarına bile mal olabilecek girişimlerin içinde olmaya nasıl cesaret edebiliyor?

Tamam, YARATICIDAN korkmuyor olabilir… İnanıp inanmamasıyla ilgili bir durum… Ama yahu bu kişiler yakalanma risklerini hiç mi hesaplamıyorlar? Bu rahatlık nereden geliyor? Gerçekten de bu yönde işlerin içinde olmak için, liyakat sahibi olmadan, diploma sahibi olmadan, lisanslanmadan, ehliyetsiz bir biçimde, direkt toplum ve insan odaklı mesleğin veya işlerin içine “dalmak”, vallahi tabiri caizse “yürek ister”.

Bugün, 2024 Türkiye’sinde işsizlik artık kanayan bir yara… Bir yandan gençler, özellikle genç işsizler iş beğenmedikleri, çalışmadıkları meyanında eleştirilmekte ve bunun gelecek için iyi olmadığı belirtilirken, yine eğitim gibi bir alanda yerlerde sürünüyoruz. Ama yine bu son dönemlerdeki gelişmeler hiç iç açıcı değil. Ne denirse densin, eğitim kalitemiz, eğitim süreçlerinde ve aşamalarında geçirilen zamanlar “olması gerektiği” gibi değerlendirilemediği için de… Hem bireysel temelde hem de sosyolojik temelde kayıplar yaşıyoruz. Gençler hayallerinin doğrultusunda iş bulamıyorlar. Yine bir başka yönden bakıldığında, küçük işletmeler olsun yine orta ölçekli sanayii yerlerinde de “ara eleman” denen, daha çok beden gücüyle istihdam edilecek işgören eksikliği varken…

Bu örnekler… Kanımca, toplumumuzun hem kalkınmasına hem de iktisadî büyümesine olumsuz tesirler oluşturmakta. Neden? Çünkü, bu haberleri gençler, işsizler seyretmiyor mu? Kendini eğitime adayan, eğitim alarak beşeri sermaye yatırımına katlanan, her şeyden önce “kendini gerçekleştirme” aşamasında elinden gelen tüm çabaları seferber eden insanlarda bu haberler nasıl bir etki oluşturur? Değerli okuyucular, ben burada eğitimin ve eğitim almanın “erdemini” felan tartışmıyorum. Zaten normal olan bir bireyin ömrü boyunca “öğrenme süreçlerinde” olması lehine olan şeyler. Öte yandan insanlar eğitime sadece bireysel donanımlarının artması için yönelmiyor. Hayatta kalmak için çalışmak ve para kazanmak zorunda insanlar. İşte bunun için de eğitim alıp meslek sahibi olmaya yöneliyorlar. Artık memleketimizde sadece aşınan “moral değerler” değil ki… İnsanlar; nasıl bir rahatlığa sahipse, kendilerinde nasıl bir özgüvene sahipse, utanmadan sıkılmadan, ehliyet sahibi olmadığı hususta ben “avukatım”, ben “doktorum” diyebiliyor.
ALLAH’TAN korkmuyorsun…
Bunlar hukuktan ve yargılanmaktan da korkmuyorlar.
Pekiî bu cesaret nereden geliyor?

BELEDİYELER

EKONOMİ