ÇAĞDAŞ İNSAN...

ÇAĞDAŞ İNSAN; emeğinin yüceliğine, düşünce özgürlüğüne, demokrasinin erdemine inanan ve bunun için de savaşım veren kişi demektir.

Toplumun mutluluğu için çalışmayan, çabalamayan, gayret göstermeyen, vurdumduymaz, kendini geliştirmeyen, kimliğini egemen kültürün tahakkümüne terk eden insan, “Çağdaş” olamaz.

İnsan, kendine dayatılan acımasızlığa ve baskıya karşı tepkisini koyabiliyor, çürüyen değerler içinde yeni bir devinim içine girebiliyorsa çağdaş insandır.

Yaşam durağan olamayacağına göre çağdaş insan, bu gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmemelidir.

Türkiye, “Çağdaşlaşmaya” ve “Çağdaş İnsan/Vatandaş” oluşturmaya Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Cumhuriyet devrimiyle başlamıştır.

Tabii ki daha önceleri de Türkiye için çağdaşlaşma hamleleri atılmış; fakat bu yapılan reformlarda istenilen başarı elde edilememiş, yenilikler reformcu kişilerle anılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunun gerçekleştirdiği 17. ve 18. yy.daki yenileşme hareketleri de, sanırım “Çağdaşlaşma” adına olmuştur… Demin de belirttiğim gibi sadece yenilikçi kişilerin çabalarıyla gerçekleştirilmiş olduğundan ötürü de, istenilen başarı elde edilememiştir.

Türkiye, çağdaşlaşma ve muadil devletlerin düzeyine çıkma serüvenine “Cumhuriyet Devrimiyle” başlamıştır, diyebiliriz.

-  -  -  -  -

Bugünün Türkiye’si, Atatürk’ün zamanına göre hayata geçirdiği önemli değişikliklerle hâsıl olabilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması ve Cumhuriyet rejiminin ilanı, ülkemizi daha “çağdaş” yönetebilmek adınaydı…

Saltanat ve Halifelik makamlarının ilga edilerek egemenliğin millete devredilmesi ve Türkiye’nin geleceğinin demokratik teamüller gereği millet iradesinin uhdesine tevdi edilmesi, sanırım “Çağdaşlaşma” hamlelerimizin kilometre taşlarının en önemlileri idi…

Böylelikle, çağdaş insan/vatandaş oluşturulması yolunda önemli adımlar atılmıştır.

Her ne olursa olsun ülkemiz, çağdaşlaşma yolundan taviz vermeden yoluna devam etmiştir.

Bunca demokratik yaşamın kesilmesine yönelik ara rejim diyebileceğimiz darbe teşebbüsleri ve darbelere rağmen ülkemiz, rotasını daima çağdaşlaşma yönüne kırmıştır.

Acaba, bugün için de “çağdaşlaşma” hedefimiz devam etmekte mi?

Kul ve köle anlayışından “Vatandaş” mertebesine yükselen insanlarımız, bu zamana kadar gerçekleştirilmiş çağdaşlaşma hamlelerinin ve hareketlerinin farkında mıdır?

Cumhuriyet devrimi, ülkemizin en önemli çağdaşlaşma atılımı idi… Osmanlı İmparatorluğunun yüzyıllarca hüküm süren varlığının, dramatik şekilde son bulması, emperyalist devletlerin bu coğrafyalardaki bitmez-tükenmez hırsları ve hedefleri, herkesin kolaylıkla kotaramayacağı bir “Türk Mucizesinin” var edilmesi…

Evet, bu Türkiye için çok önemli bir dönüşüm idi…

-  -  -  -  -

Çağdaş insan, toplumda meydana gelen gelişmelerden asgarî seviyede dahi olsa haberdar olmalıdır.

Çağdaş insan, düşünmeli ve sorgulamalıdır…

Çağdaş insan, kendisine bir şeylerin dayatılmasına izin vermemelidir…

Çağdaş insan, ülkesinin müdahil olduğu konularda ve gelişmelerde millî bir tavra ve düşünceye sahip olmalıdır.

Aynı zamanda… Çağdaş insan

Evrensel hukuk kurallarına inanmalı, demokrasinin erdemini bilmeli ve temel hak ve özgürlükler bağlamında elinden gelen siyasal savaşımı da vermelidir.

Çağdaş insanın duyargaları sürekli açık olmalıdır. Ülkesinde ve dünyada cereyan eden gelişmelere karşı kayıtsız ve duyarsız olmamalıdır…

Bilmem farkında mısınız?

Türkiye’de estirilen değişim rüzgârlarının şiddeti arttıkça, “Değersizleştirme” süreci de hızlanıyor.

En anlamlı ve önemli değerlerimiz bile, değersizleştirme furyasından payını alıyor(!)

Bu bağlamda topluma için için işleyen “Kayıtsızlık” duygusu da, endişe verici boyutlara ulaşmakta…

Geçmişte, ülkemiz ve toplumumuz için önemli olan ve hatta lafı edildiğinde bam telini sızlatacak hususlar, artık gündeme bile gelemiyor!

Gündeme gelenler ise, yeterince ilgi göremiyor.

İlginç değil mi?

Ülkemizin geleceğini, birliğini ve bütünlüğünü yakından ilgilendiren konular, medyada genişçe yer bulur, kamuoyunun duyarlılığı hep üst düzeyde tutulurdu…

Sanki… Şimdi bir yozlaşma ve değer kaybı yaşıyoruz…

-  -  -  -  -

Evet…

Medya ve ülkemizdeki misyonu gündemimizi çarçabucak değiştirmekte pek mahirce kullanılmakta.

ATATÜRK, okullardan ve toplumun hafızasından silinmek isteniyor.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yerine, çakma lider konmaya çalışılıyor.

Atatürk’ün çağdaş Türkiye’si; hırs ve ihtiraslarına yenik düşmüş, emperyalist güç odaklarının güdümünden kopamayan politikacılar vasıtasıyla, sanki her gün geriye götürülmeye çabalanıyor…

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün çağdaş Türkiye’sinin çağdaş yurttaşları, yurttaş oldukları unutturularak, tam bir itaat ve biat ile tekparti “Yoldaşı” yapılmaya çalışılıyor.

Çağdaş insan, kendisine zülüm eden, kendisine bir şeyleri dayatan, kendi yaşam tarzına saygı duymayan, çeşitli vesilelerle mahalle baskısına cevaz veren siyasal zihniyetlere “boyun” eğmez.

Eğmemelidir de…

Çağdaş Türkiye’nin çağdaş insanları, bakalım ne kadar “Çağcıl” bir anlayışla demokrasiye, Cumhuriyet Türkiye’sine, çocuklarının geleceklerine ve istikbaline sahip çıkacaklar, göreceğiz…

Zaman, yine her şeyin şahidi olacak…

Zaman; Türkiye’nin çağdaş yurttaşlar ülkesi mi, yoksa iradeleri ellerinden alınmış ruhsuzlar ülkesi mi olacağını da gösterecektir…

 

 

BELEDİYELER

EKONOMİ