NEZAKETİ KAYBETTİK

Nezaketi Kaybettik

Nezaket, kendisinde bir incelik duygusu barındıran, sempatik bir sözcük. Şu sıralar en çok özlemini duyduğumuz bir terim de olsa gerek. Çünkü, ortam öyle bir yere evrildi ki, nezaketin N-sinden eser kalmadı. Oysa toplum sakinlik, dinginlik, hoşgörü ve nezaket istiyor. Artık insanlar kavga dilinden bıktı, usandılar. Ha bunu benimseyen, özümseyen ve yaşam biçimi haline getirenler yok mu, tabi ki var.

Kimlerdir bu kavga dilini benimseyenler; sertlikten, kavgadan, şiddetten nemalananlar. Kavgadan, şiddetten, küfürden ekmek çıkaranlar. Onlar için mükemmel bir fırsat. Bağır, çağır, şiddet uygula, kötü davran ve bu durumdan nemalan.

Oysa ki, toplumun kardeşliğe, dostluğa, sevgiye ve saygıya ihtiyacı var. Toplumun birliğe ve dayanışmaya ihtiyacı var. Toplumun örnek yöneticilere ihtiyacı var. Toplum, kavga ve küfür dilini değil, sevgi, saygı ve nezaket dilini istiyor.

Şimdi dönüp bakıyorsun; TV kanallarında neredeyse tüm diziler ve filmler şiddet içerikli. Dönüp bakıyorsun, siyasiler hem mecliste hem TV ekranlarında hem de sosyal medya ortamlarında şiddet, küfür ve kavga içerikli düşünce ve davranışlarda. Başka bir yere bakıyorsun, illegal örgüt temsilcileri tehditler vs. ile siyaseti ve toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Başka bir pencereden bakıyorsun, bir mafya lideri, devlet yetkililerini yerin dibine sokup çıkarıyor, devlet adamlarını aşağılıyor. Bir başka yerden daha bakıyorsun hem kamu yöneticilerinin hem siyasilerin hem özel ve ünlü insanların kaset savaşları ortalara saçılıyor.

Geçmiş zamanlarda da buna benzer tansiyonun yüksek olduğu zamanlar olmuştu. Hatta herkesin malumu 12 Eylül 1980 faşist darbesinin mimarları da kendilerince bunları gerekçe göstererek ve durumdan vazife çıkararak belki de ülkenin bugününü hazırlamışlardı. Ne oldu sonuçta koskoca kırk yılımız heba oldu gitti. Gerçi o zamanın siyasileri her ne kadar sert söylemler geliştirmiş olsalar da yine de toplumu bu kadar harap ve bitap düşürmemişlerdi. Neredeyse o yılların siyasetini şimdilerde arar olduk. Çünkü o zamanın siyasileri hem toplum önünde hem de TV ortamlarında daha medenice tartışma ortamlarına girebiliyorlardı. Yani birbirlerine ve topluma karşı daha nazik bir üslup kullanıyorlardı.

Aynı zamanda bir eğitimci olarak düşündüğümde hiçbir eğitimcinin öğrencisine ahlak dersi vermesinin inandırıcılığı kalmayacaktır. Bu toplumun geleceği olan çocuklarımıza bari iyi örnek olalım.

Yetmez mi bu kadar toplumsal gerginlik?

Yetmez mi bu kadar kavga ve toplumsal ayrışma?

Yetmez mi insanların biri birilerine karşı olumsuz bakışları, birbirlerinden ayrışmış, kutuplaşmış olmaları?

Yetmez mi gençlerin birbirlerine karşı düşmanca davranış göstermeleri?

Toplumun huzura, nezakete, saygınlığa ihtiyacı yok mu?

Babanın oğula düşman olması kime ne kazandırır?

Belki siyaseten birilerine geçici kazanımlar sağlar ama gelecek yok olup gitmiyor mu?

Siyasetçiler bunu görmüyorlar mı?

Evet, artık toplumu sakinleştirici davranışlarda bulunmanızı ve nezaketli olmanızı bekliyoruz.
Yani, kısaca nezaketli olmanızı istiyoruz, nezaketli!..

Yaşar GELER

BELEDİYELER

EKONOMİ