POLİTİK FERASET

Ben de sabah gazetesi yazarı Sayın Haşmet Babaoğlu’nun yazısından öğrendim.

Saadet Partisi GB Sayın Temel Karamollaoğlu, AK Parti’den kopan eski siyasetçilerin, şimdinin parti genel başkanlarının; yani Sayın Davutoğlu ve Babacan’ın beklenen düzeyde AK Parti tabanında kopmalara neden olmadığını belirtmiş.

Bu durum sadece… Saadet Partisi için geçerli değil.

Ne yani, seçmen tabanı, Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan’ın partiden ayrılmasından ötürü, şıpından partiden kopacaklar mıydı?

AK Parti, şunu söylemek gerekir ki Sayın Erdoğan’ın karizmatik liderliğinde mündemiçtir.

İster kabul edin ister reddedin… AK Parti’yi 20 yıldır ayakta tutan husus, “lider kültünün” canlı olarak yaşanmasıdır.

Tabii… AK Parti sadece liderinden mütevekkil değildir. Örgüt kültürü ve parti disiplini açısından AK Parti, diğer partilerden fersah fersah öndedir.

 

Muhalefet partileri açısından bakıldığında, belki bu yönde bir beklenti olabilmiştir ama bu durum, ham bir hayal olarak kalmaya mahkûm.

Cumhuriyet Halk Partisi de geçmişte aynı duruma saplanıp kalmıştı. Sol değerler üzerinden siyaset yapan bir parti, her nedense çıkış yolunu sağcılarda bulmuştu.

Sol değerler ve felsefeyle siyaset yapınca pekâlâ alabileceğiniz maksimum oy oranı da, %25-30 arasında bir yere sıkışıp kalmaktadır.

Bu bağlamda…

Geçmişte… Aynı şekilde Sayın Abdüllatif Şener de, AK Parti’den ayrılmış, kendi başına siyaset serüvenine devam etmiş ama, başarılı olamamıştı.

Türkiye’de değişen koşulları göz önünde tutmadan, siyasette mevzi yenilemeniz olanaklı değil.

 

Bu ülkede Atatürkçülüğü ve vatanperverliği hiçbir kimseye layık göremeyen çevrelerin, bu veçheden en sevmedikleri kavramların başında yine “Yeni Türkiye” olgusu ile “İleri Demokrasi” kavramı gelmektedir.

Bu bizim melankolik solcular zannediyorlar ki… AK Parti birkaç fire verince, parti tabanı da dağılacak ve iktidar el değiştirecek.

Yapmayın yahu! Sağ seçmeni AK Parti saflarında konsolide eden faktörler, partinin içindeki kurucular kadrosu değil.

Evet, kabul etmek de zorlanıyorlar ama…

RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN, sağ muhafazakâr seçmen tabanındaki popüler karşılığını nasıl fark edemiyorlar.

 

Türkiye’de, Turgut Özal’dan sonra ve tabii Adnan Menderes’ten sonra geniş kitleleri arkasından sürükleyen bir potansiyele sahip “Lider”, Türk siyasetinde varolmamıştır. Lütfen, ebedi liderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü, hemen polemik yapmayın. Atatürk, bizlerin zaten eşsiz ve ebedi mihmanderidir.

Benim kastettiğim çok partili demokratik hayata geçtiğimizden beri, kitleleri böylesine etkileyebilecek bir lider, Recep Tayyip Erdoğan’ın muadili bir siyasetçi, siyaset sahnesinde yer almamıştır.

Bu bağlamda, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, benzer etkileri CHP içinde yapabildiğini iddia edebilir miyiz? Sayın Kılıçdaroğlu, evet iyi bir Genel Başkan olabilir ama ne yazık ki bir davayı ileriye götürebilecek “Lider” değildir.

Ne yazık ki… Yirmibirinci yüzyıl, kurum kültürlerinden ziyade tek adamların ön plana çıktığı bir yüzyıl olacak gibi. Evet, CHP köklü bir çınar olarak, devletimizin teşkilatlanmasında olsun, ülkemizin yeniden yapılanmasında olsun başat rolü oynamıştır. Burada, CHP’nin başarısı “kurum kültürünün” sağlam temellere oturmasından kaynaklanmaktadır.

Dediğim gibi artık “Karizmatik Liderlerin” dünyaya yön verdiği bir süreçteyiz. En azından önümüzde bir Putin gerçeği var. Ortadoğu’yu çok karışlamaya da gerek yok. Şimdi düşünebiliyor musunuz, Almanya’nın Angale Merker’den sonra yaşayabileceği bocalamayı?

BELEDİYELER

EKONOMİ