RAĞMEN TİPİ SEVMEK...

Sevmek ve birisine bağlanmak…

En son tahlilde insanların yalnız yaşayamayacağına geliyoruz. Gerçekten de sevmek ve aşka düşmek, insanların en masumane davranışıdır.

Belki ezber şeyleri yazıyorum…

Ama, bam telimize dokunulduğunda veryansın etmek de gerçeklerin üzerini örtmemeli.

Sevgi gibi… Şefkat gibi… Aşk gibi… Sadakat gibi… Arzu duymak gibi duygularımızın nirvanası olan bu hasletler için, modern zamanların içine düştüğümüz vasatlığından etkilenmediklerini iddia edebilir miyiz?

Geçenlerde… Sabah gazetesinin belki de en sevilen yazarlarından Hıncal Uluç’un 2006 yılında yayımlanmış “Arkadaş… Dost… Sevgili… Sizinki Hangisi?” kitabını karıştırırken…

Sevmek tiplerinden haberdar oldum.

Eğer tipi sevmek…

Çünkü tipi sevmek…

Rağmen tipi sevmek…

Evet değerli okuyucular, belki bundan önceki sevgililer günü yazımda karamsar bir tablo çizmiş olabilirim.

Ama sakın ha benim sevgiden hazetmediğim anlaşılmasın. Ben, sadece sevgi gibi şefkat gibi merhamet gibi duyguların… Kalıplara sokulmasına karşıyım.

İnsanın, birine karşı samimi duygular beslemesi kadar daha doğal ne olabilir?

Aslında demek istediğim…

İnsanî duygularımızı belirli günlere saplanarak ve yine belirli davranış kalıplarını sergileyerek yok etmeyelim…

Tabii ki…

Yılda bir kere bile olsa… İnsanın anlam yarısı sevdalısını hatırlaması, hasbelkader erdemli bir davranış…

* * *

Tamam da ya sonra ne olacak? Sonraki günler… Sevelim ve sevilelim… Ama şartsız ve koşulsuz…

Bazen bir buse öpücük, bazen bir gülümseme, dünyaya bedeldir.

Evet, belki yine aynı fasit daireye geliyorum: Tüketim ekonomisi… Ne olur şimdi dürüstçe ikrar edelim… Modernleşme ile yaşam içinde belki ilerlerken, öte yandan âdetlerimizden uzaklaşmaktayız.

Kabul ediyorum…

İnsanın sevdalısına hediye alması veya hediyeleşmesi, çok güzel duygular.

Demem o ki… Sevgimizi, içimizden kopup gelen duygu sellerini bir güne sığdırmayalım… Aslında, bu günlerde birbirimize destek olmaya, sevgi gösterisinde bulunmaya o kadar çok ihtiyacımız var ki…

Hani yukarıdaki satırlarda size Hıncal Uluç’un kitabından bahsetmiştim. İşte orada, saygıdeğer Hıncal Uluç yazmıştı…

Eğer tipi sevmek… Çünkü tipi sevmek… Rağmen tipi sevmek…

Eğer tipi sevmek, tam anlamıyla çıkar üzerine kurulmuş bir sevgi. Eğer yaparsan, verirsen, alırsan vb…

Çünkü… Çünkü çok zenginsin. Çünkü Mercedes’in var. Çünkü kudretlisin vb…

RAĞMEN…

İşte biz şu sıralar sevgiye hasret insanların aradığı… Karşılıksızca sevgi.

Ne olursa olsun… İster fakir ol… İster berduş ol… İster yakışıklı veya güzel olma…

Kısacası…

Rağmen sevmek… Her türlü zorluğa rağmen, yokluğa rağmen, yoksulluğa rağmen, olanaksızlığa rağmen…

Sevmek ve sevilmek…

İşte tüm mesele bu:

Ne olursa olsun sevelim. Sevgimizi göstermekten geri kalmayalım. Kaçınmayalım. Hiçbir şeyi gurur meselesi yapmayalım. Kibir’in esiri olmayalım. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.

Ne olursunuz…

HER ŞEYE “RAĞMEN” SEVELİM VE SEVİLELİM.   

BELEDİYELER

EKONOMİ