SÖZÜM MECLİSTEN İÇERİ

SÖZÜM MECLİSTEN İÇERİ 

“Sözüm meclisten dışarı” diye başlardı eskiler söze...

  Yok ben öyle başlamayacağım söze, sözüm hem meclisten dışarı hem de meclise. Yani kimin bir dirhem payı varsa alsın üzerine.

 Malum Ramazan insan nefsi her gördüğünden göz kirası istiyor. Marketlerde rafları dolaşırken bir sürü ürünü ve ürünün üzerinde yazan etiketleri de görmezden gelemiyoruz. 

GDO'suz ürünler ,glutensiz ürünler, doğal ürünler, organik ürünler , köy ürünleri gibi... 

  Biliyor musunuz bu ürünler diğer ürünlerin iki üç katı da fazlaya satılıyor. 

  Eee tamam da bu ürünler kime, onları içermeyen ürünler kime?

Sözün kısası “ Parayı veren düdüğü çalıyor”,  yine yük fakirin sırtında desene. Zehir de onun midesine, ölüm de...

  Benim 4-5 bin yıllık atalarımın ekip biçip, harmanlayıp getirdiği besinlere ne oldu da; ne olduğu belirsiz, birilerinin genetiği ile oynayarak zehir saçtığı ürünler aynı raflara konuluyor ve parası olana göre satılıyor.

Neden markete ya da alışveriş merkezlerine gittiğimizde “doğal, organik” gibi ürün üzeri etiketlerle karşı karşıya kalıyoruz? 

Hani Müslüman ülkesiydik, hani haram yemezdik, hani hile yapamazdık, hani doğruyduk, hani insan hayatı ile oynamazdık!  Nerede kaldı gören varsa, bana da söylesin! 

 Türkiye tarım ve hayvancılıkta en iyi ülkelerden biri ve biz halen daha binlerce yıllık atalarımızın bizlere yol göstererek bıraktığı ürünleri bir kenara bırakıyoruz. Sonra da ulan bu iş yanlış oldu deyip yeniden onlara sarılıyoruz. Peki bunların faiş fiyatlarla geri bize sunulması ne kadar Müslümanlığa sığar düşünün artık. 

  Çiftçi, üç beş kuruş daha fazla kazanacak diye zehiri neden insanlara ekip, biçip ve yetiştirerek gönderiyor, o zehri sonra kendisi de yemiyor mu? 

  Neden ülkede doğru tarım, doğru hayvancılık ve doğru üretim yapılmıyor? 

  Arının emek verdiği ve yaptığı balı bile zehirliyoruz. 

Nasıl bir millet olduk bir düşünün...

  Eskiden elmanın, kirazın içinde kurt çıktığı zaman insanlar kurtlu diye yemezdi. Şimdi de kurt çıktığı zaman seviniyorlar bu ilaçsız doğru bir ürün diye. Düşünün artık nasıl bir zehir ki, kurt bile yaşamıyor...

 Askere gittiğim yıllarda sık sık bir sözcük insanların ağzında dolaşıyordu: “GTT”. Hep merak ederdim ama bir türlü de soramazdım; herkes o kadar çok kullanıyordu ki, benim üzerime gülerler diye sesimi çıkarmıyordum. Bir gün benim yanımda yatan arkadaşa sordum: “Ya  Ali bu GTT ne demek? 

Ali: “Geri Tepmesiz Top”. O zaman şöyle düşündüm; bir tepmelisi var, bir de tepmeyeni var.  Demek ki teknoloji gelişince tepmeyenini yapmışlar. Şimdi aklıma şu geliyor, bizim ürünler de tepmeli ve tepmesiz ürünler olarak ikiye ayrılıyor. Biz tepenini yiyoruz, parası çok olanlar diğerini. 

“Teppik hep fakire desenize”

“Kemankeş” 

Bünyamin AKBULUT

BELEDİYELER

EKONOMİ