ZAMANIN RUHU, İŞTE BÖYLE BİR ŞEY...

Gerçekten de “güçlünün” yanında olmak veya kudretli insan ve grupların saflarında yer almaya azami düzeyde çaba sarf etmek, günümüz modern toplumlarında baktığınızda, en kolay kariyer sahibi olabilme ya da toplumsal sınıf ve statü atlamada en risksiz yöntem olarak göze batmakta.

Yıllardır ana akım medyayı (işte amiral dedikleri hürriyet gazetesini, milliyet gazetesini, sabah gazetesini ve bağlı kuruluşlarını) takip ediyorum. İlgi alanımla ilintili politika tahlili yapan köşe yazarlarını, köşemenleri(?) okumaya çabalıyorum.

Bir zamanlar HÜRRİYET GAZETESİ neden eleştiriliyordu? Hürriyet gazetesi, bilmeyenler açısından bir hatırlatma, 28 Şubat döneminde ve öncesinde Askerî Vesayetin çok güçlü olduğu zamanlarda siyaset kurumunu ve dolayısıyla aktörlerini ve yine dönemin yasal ve meşru hükümetlerini, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle yönetildiğini iddia eden ülkelerde olamayacak bir şekilde ekonomik menfaatler çerçevesinde manipüle ederek, siyaset dizaynına soyunurdu.

Neyse, burada kitabî bilgi ve hatırlatmalarla kafanızı şişirmeye ve gözünüzü yormaya niyetim yok. İstenirse kitaplar ve Google Amca artık erişim bakımından çok yakın günümüz modern bireyine.

Bugün, bakıyorum da Hürriyet Gazetesinin zamanında hiçbir biçimde ne ahlâki ne de çağdaş demokratik bir devlette/toplumda kabullenilemeyecek “siyaset dizaynını” en son tahlilde SABAH GAZETESİ yapmakta.

Gerçekten de sabah gazetesinin sayfalarının içinde gezinin, nasıl da bir propaganda aracı olarak çalıştığını ve imkânlarını CHP’yi nasıl karalarım veya CHP’yi nasıl aşağı çekerime seferber ettiğini görürsünüz. Son sayısında CHP Belediyelerindeki kadro atamalarına yer vermişti ve ahlâk dersi vermeye kalkmıştı.
Sanki bu memlekette 22 yıldır güç ve kudret AK Parti hükümetlerinde ve onun yöneticilerinde değilmiş gibi, bir gazetenin aklını “CHP’yi nasıl karalarıma” takması ve şifa olsun muhalefet haberlerine bile yer vermemesi, aslında ülkedeki aşınmanın, yozlaşmanın ve değer kaybının toplum hayatındaki farklı sektörler ve katmanlar indinde görüngüsüdür.
Demek ki “zamanın ruhu” dedikleri böyle bir şey, hürriyet gazetesini yerden yere vuranlar, bugünlerde bal tutup parmağını yalayangillerden oluveriyorlar.

BELEDİYELER

EKONOMİ